Son Güncelleme: 22 Aralık 2022
Bir şirketin halk tarafından nasıl algılandığı, başarısı için esastır. Reklam, hizmet kalitesi ve iş uygulamaları dahil olmak üzere birçok faktör bir şirketin nasıl algılandığını etkiler. Marka değeri, tüketicilere nasıl pazarlandığına ve pazarlandığına bağlı olarak bir şeyin ne kadar değerli olduğunun bir ölçüsüdür. Şirketler, stratejilerini buna göre ayarlayabilmeleri için güçlü ve zayıf yönlerini anlamalıdır.
Bir şirketin itibarı, işi için çok önemlidir. Şirketlere güvenip güvenmemeyi müşteriler ve iş ortaklarının sahipleri belirler. Kötü bir itibar, şirketlerin kar elde etmelerini zorlaştırabilir ve bu da operasyonlarını ve karlılığını etkileyebilir. Ayrıca, bir şirketin yönetimi, stratejilerini yürütürken müşteri geri bildirimlerini dikkate almalıdır. Şirket büyüdükçe ve hizmetlerini veya tekliflerini yeni pazarlara genişletmeye çalıştıkça, kamuoyunun görüşü daha da önemli hale gelir.
Bir şirketin nasıl algılandığının ardındaki nedenler genellikle diğer şirketlerin veya medyanın onu görme biçiminden farklıdır. Diğer kuruluşlar, iş uygulamaları veya pazarlama taktikleri ile aynı fikirde değillerse bu şirketi olumsuz algılayabilirler. Kötü bir kamu imajı, genellikle ilgili işletmeler için iş kaybına ve ayrıca suç işleyen kuruluşa uygulanan mali cezalara neden olur. Bu geri tepme, özellikle kuruluşlar operasyonlarında çevreyi olumsuz yönde etkilediklerinde yaygındır.
Marka değeri, bir şirketin itibarı ile yakından ilişkilidir. Güçlü bir marka değeri, şirketlerin pazarlarını geliştirmelerini kolaylaştırır.
Marka değeri ve kurumsal itibara yönelik çalışmalar yapan ve başarılı olan örgütlerin; finansal yatırımcıların dikkatini çektiğini, örgütlerine yapılacak yatırım oranını arttırdıklarını, yaşanabilecek her tür kriz durumunda iç ve dış paydaşın desteğini ve güvenini kazanmış olmanın vereceği rahatlıkla durumu daha rahat kontrol altına alabildiğini, rakiplerinden sıyrılarak en çok tercih edilen örgüt olmayı başardığını, daha yüksek düzeyde kar elde edebildiğini, çalışanlarının motivasyonunu kolaylıkla arttırabildiklerini ve böylelikle örgüte olan bağlılıklarını güçlendirebileceğini ifade etmek mümkündür. (İpçioğlu ve Arpa 2020: 836)